İsrail bilinmeyen servisi MOSSAD, Irak-Suriye hududunda yer alan ve terör örgütü PKK tarafından denetim edilen Sincar’da karargâh kurdu. İsrail’in Arz-ı Mevud (Vadedilmiş Topraklar) haritasında yer alan Sincar, PKK terör örgütü için de ikinci Kandil niteliği taşıyor.
Erbil’i merkez üssü olarak kullanan MOSSAD casusları, Sincar’a daha çok ABD helikopterleri tarafından taşınıyor. Kara kontakları ise KYB tarafından sağlanıyor ve Talabani Peşmergelerine yeniden KYB’ye yakın birtakım aşiretler de dayanak veriyor. MOSSAD casusları, Sincar’ın doğusunda Saddam periyodunda inşa edilen Cil Miran Askerî Üssüne yerleşti. Türkiye gazetesine özel açıklamalarda bulunan eski Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi ve Yürütme Heyeti Üyesi Dr. Hicran Yararı, İsrail kapalı servis casuslarının Cil Miran’ı seçme sebebinin stratejik kıymeti yanında, tarihî art planının olduğunu belirtti. Yararı, Saddam Hüseyin’in İsrail’i vuran Scud füzelerini Cil Miran’dan fırlattığını anlattı. ABD sonrası yazılan 2005 Irak anayasasında Sincar ve etrafının İsrail’in baskısı ile ‘Tartışmalı Bölgeler’ olarak tanımlandığını belirten Yararı “Buraların statüsü belirlenmedi” diye konuştu.
Saddam idaresinin 1991 yılı istihbarat kayıtlarına nazaran Sincar Dağı’nda inşa edilen Cil Miran Askerî Kampı, Suriye ve İran’ın faaliyetlerini izleme emelli dizayn edildi. Periyodun istihbarat raporları, Saddam’ın özel buyruğu ile İsrail’e bu askeri tesisten 39 Scud füzesi atıldığı bilgisini kapsıyor.
ŞUURLU OLARAK İSTİKRARSIZLAŞTIRILDI
Hicran Yararı “İşgalin birinci yıllarında alınan karar sebebiyle hala merkezî hükûmet tarafından denetlemeyen bölge, jeopolitik ve jeostratejik açıdan çok büyük değer taşıyor. Türkiye-İran-Irak-Suriye hudut aksında yer alan bölge, dış faktörler tarafından şuurlu ve sistematik biçimde istikrarsızlaştırıldı. Merkezî hükûmetin denetim alanı dışında tutulması sebebiyle doğan belirsizlik, PKK başta olmak üzere yasa dışı yapılanmalara harika imkânlar sundu ve oraya yerleştiler. Musul’a bağlı bir ilçe olmasına karşın yönetim ve güvenlik, büsbütün terör örgütünün denetimine geçti” dedi.
BÖLGE KANGRENE DÖNÜŞTÜ
Saddam Hüseyin’in Kuveyt’e girdiği periyot Sincar’da bulunan güçlerini değerli oranda çektiğini ve daha sonrasında bölgenin adım adım belirsizliğe sürüklendiğini kaydeden Hicran Karı şunları anlattı:
Şu an tam manası ile kangrene dönen bölgede İran ve İsrail, Türkiye’nin varlığını tıpkı münasebetlerle istemiyor. İran, Bağdat’ta pekiştirdiği gücünü kuzeyde de sürdürmek ve Suriye sonu ile ilgili hayat kıymete sahip bir lokasyonu kaybetmek istemiyor. Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut koridoru için varlığını Sincar’da direkt ve dolaylı olarak sürdürmek istiyor. Sincar’ı bu açıdan ikinci ikmal çizgisi olarak görüyor. İsrail ise bir yandan Deyrizor – el-Bukemal hudut sınırında denetimi elinde tutan İran’ın kuzeydeki aktifliğini kırmak, öteki yandan Fırat ve Dicle ortasındaki Sincar’da tesirini artırarak Barzani-Talabani bölgeleri ile PKK’nın Suriye işgal çizgisi ortasında uyum sağlamak istiyor. DEAŞ’ın 2014’te bölgeye sokulması ve akabinde 2015 yılında PKK’nın hâkim güç hâline getirilmesi hem İsrail hem de Tahran’ın işine yaradı. Her iki ülke de otoriteden yoksun, devlet dışı aktörlerin denetim ettiği bu alanı fırsat olarak görüyor. Türkiye’nin istikrar eforuna da birebir emel için karşı çıkıyorlar.
TÜRKİYE’NİN MÜDAHALESİ YASAL
Sincar’ın mevcut hâli ile bütün Orta Doğu için kriz-terör merkezine dönüştüğünü kaydeden Hicran Yararı “Türkiye, teröre 40 binden fazla şehit vermiş bir ülke olarak bölgeyi temizleme iradesini çok net bir biçimde ortaya koydu. Bağdat’ta BM nezaretinde alınan kararlar ve bölgenin terörden arındırma takvimi işlemedi ve alınan kararlar ile teşebbüsler sonuçsuz kaldı. PKK’ya verilen mühlet 1 Nisan 2021 prestiji ile doldu fakat Sincar’da hiçbir şey değişmedi. Irak halkı bu mevzuda Türkiye’nin yanında. Iraklı birçok aşiret bu dayanağı açık bir biçimde söz etti. Bağdat idaresinin bu türlü bir operasyonu yapma gücü yok. Bu durumda Türkiye’nin Sincar’a yapacağı bir askeri operasyon legal ve hukukidir” dedi.
KANDİL KADAR BÜYÜK TEHDİT
Hicran Kazancı’ya nazaran Sincar, Türkiye için Kandil kadar değerli bir tehdit ve ulusal güvenlik problemi. ABD, İran, Avrupa ya da İsrail’in DEAŞ’ı ittifakla tehdit olarak gördüğünü lakin PKK konusunda ikiyüzlü tutum sergilediğini belirten Yararı, Türkiye’nin askerî ve diplomasi kanallarını kullanarak bu tehdidi bertaraf etmesi gerektiğini vurguladı.
Haber7
