Çaykur Rizespor’la sözleşmesini fesheden ve Galatasaray’a transfer olan Oğulcan Çağlayan, transfer süreci, geçmişteki Galatasaray macerası, oynadığı takımlar ve hedefleri hakkında açıklamalarda bulundu.
beIN Sports’a konuşan Çağlayan, bu sezon Galatasaray ile UEFA Kupası’nı kazanabileceklerini söyledi.
“ÇOK YOĞUN ÇALIŞIYORUZ”
“Antrenmanlar çok yoğun tempoda gerçekleşiyor. Yeni sezona çok iyi hazırlanıyoruz. Çünkü bu sezon 21 takımla oynanacak ve bu yüzden çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. İnşallah bu dönemde yaptığımız çalışmaların meyvesini ligler başladığı zaman sezon sonu içinde bulunduğumuz tüm kulvarlarda alacağımız kupalarla toplarız.”
“ARDA AĞABEY ‘BURAYI ÇOK SEVİYORUM’ DEDİ”
“Florya Metin Oktay Tesisleri gerçekten inanılmaz bir ambiyansa sahip. Bazen antrenman bittikten sonra saatlerce orada durup, o havayı soluyoruz, sohbet ediyoruz. 4 gün önce antrenmandan sonra havuzda Arda Ağabey, Taylan ve ben otururken, Arda Ağabey, “Burayı çok seviyorum” dedi. Gerçekten Florya’nın çok güzel bir ortamı, bir ambiyansı var. Ne mutlu ki bize de bizler de oranın içerisinde bulunuyoruz.”
“ARKADAŞLIK ÜSTE ÇIKARSA BAŞARI GELİR”
“Takımdaşlık olmazsa olmaz. Futbol her geçen gün gelişiyor. Her geçen gün yeni taktikler, yeni varyasyonlar… Herkes kendisini bireysel olarak geliştiriyor ama Türkiye’de bir gerçek var ki; arkadaşlık seviyesini hangi takım, ne zaman en üste çıkardıysa her zaman başarı geliyor.”
“BURASI ÇOK BÜYÜK BİR FIRSAT”
“Eğer Florya Metin Oktay Tesisleri’nin kapılarından içeri girdiysen tüm özelliklerin belli bir seviyede ki o yüzden oradasın demektir. O antrenman tişörtünü giyiyorsun, o armayı taşıyorsun… Birbirinden yetenekli futbolcular, hepsi birbirinden kaliteli ayaklar. Hepsi birbirinden etkileyici gerçekten. Benim için de çok büyük bir fırsat. İlk defa böyle kaliteli bir topluluğun içerisinde bulunuyorum. Bulunduğum her dakikadan da Galatasaray’da çok büyük keyif alıyorum.”
“KADROMUZ SEZON İÇİN YETERLİ”
“Bu sezon tüm sezonlardan daha farklı şekilde ilerleyecek. Ama ben kadromuzun buna yeterli olduğunu düşünüyorum. Tabi inşallah aramıza katılacak arkadaşlarımızla daha da güçleneceğiz ve önümüzdeki karşılaşmalarda taraftarımızın desteğini arkamıza alarak, güzel sonuçlar alarak lige iyi bir giriş yapacağımızı düşünüyorum.”
“ŞİKAYET ETMEK YERİNE ÖNÜMÜZE BAKMALIYIZ”
“Ben, 21 takımla oynamanın pek fazla bir eksisi olacağını düşünmüyorum. Çünkü Premier Lig 20 takımla oynanıyor, sezon içerisinde FA Cup oynuyorlar, haftada iki maç hatta Avrupa kupası geldiği zaman haftada üç maç oynuyorlar. Bizler de kendimizi bireysel olarak hazırlamalıyız. Sonuçta bu karar alındı, resmi olarak yayınlandı. Şikayet etmek yerine buna adapte olup, önümüze bakmalıyız.”
“BURAYA İLK GELDİĞİMDE ALGILAYAMAMIŞTIM”
“Metin Oktay Tesisleri’nden içeriye girdim, antrenmanlara başladım. O zamanlar U19 takımına transfer olmuştum. Antrenörümüz Vedat İnceefe’ydi, altyapıdan sorumlu hocalarımız ise Müfit Erkasap ve Fatih Badi’ydi. Her şey yolunda ilerliyordu sonra bir gün okuldan dönerken Twitter’da Fatih Hoca’nın takımdan ayrılıp, A Milli Takım’la anlaştığını duydum. Ancak çocuk olduğum için algılayamamıştım, beni etkileyecek bir durumun olduğunu düşünmüyordum. Florya’ya döndükten sonra bir baktım, Müfit Hoca, Fatih Hoca, hepsi çantasını almış, gidiyorlardı. Neye uğradığımı şaşırdım. Ne yapacağımı bilmiyordum, 17-18 yaşında genç bir oyuncuydum. Daha sonrasında herhangi bir reaksiyon alamadım hiç kimseden. Bir gün sonra valizlerimi toplayıp, Florya’nın kapısından çıkıp, Antep’in yolunu tuttum.”
“BURAYA DÖNMEK İÇİN UZUN BİR YOL KAT ETTİM”
“Buraya dönmek için uzun bir yol kat ettim. Benim için artıları olduğunu düşünüyorum. Çünkü buraya gelmek için çok emek, çok çaba harcadım. Nereden geldiğini bilen insanlardan birisiyim. Sonuç olarak Antep’e gittim, Kayseri’de oynadım, daha sonra 4 sezon Çaykur Rizespor takımında forma giydim. Orada şampiyonluk yaşamak nasip oldu. Kariyerimde düşme tecrübesini edindim, düştüğümüz sene çıkma tecrübesini edindim. Birçom pozisyonda oynadım, birçok kaosun içerisinde bulundum. Bunların hepsinden kendime bir şeyler çıkarmaya çalıştım. Demek ki doğru bir şeyler yapmışım ki, Fatih Hoca ile yönetim kurulu beni buraya layık gördü ve buraya transferimi sağladılar. İnşallah ben de bana güvenen insanların güvenini boşa çıkarmadan formayı giydiğim her bir salisede armanın hakkını vererek, sahada mücadele ederek, atacağım gol ve asistlerle takımıma katkı sağlamak istiyorum.”
“EN ZİRVEDE OLDUĞUMU HİSSETTİM”
“İlk ayrılışım çok enteresan bir durumdu. Çünkü Bursaspor altyapısında yıllarca oynadım sonra Galatasaray altyapısına geldim. Aslına bakarsanız Marmara Bölgesi’ndeydim hep. 17-18 yaşlarında Florya’dan dışarı çıkarken, taksiye binmeden önce bir daha baktım Florya’ya ve taksiye bindim. Taksiyle de havalimanına gittim ve Antep’e vardım. O yaştaki genç bir çocuk için aslında zor bir durum. Çünkü Antep, Güneydoğu, hayatım boyunca hiç gitmemişim, bilmiyorum, kültürü, tarzı farklı bir yer. Bir de ilk defa direkt Süper Lig’de oynayan bir takıma transfer oluyorsun, A Takım’ın nasıl bir ortam olduğunu bilmiyorsun. Bir anda kendi kendimi bir krizin içerisinde buldum. İlk antrenmanımdan sonra babam yanımdaydı, odama geldi ve “Nasıl geçti?” diye sordu. “Baba ben gitmek istiyorum, hadi eve dönelim” dedim. Bunlar kolay şeyler değil. O genç yaşta Antep’in yolunu tutuyorsun, daha önce hiç o şehre gitmemişsin. Ama o gün Antep’ten geri dönmeyerek ne kadar doğru bir şey yaptığımı şu an çok daha iyi anlıyorum. O sezonun devamında Süper Lig’de ilk golümü attım, Süper Lig’de oynama fırsatı yakaladım genç yaşta. İnsanlar beni tanıdı, yeteneklerimi sergileyebilmem adına Antep şehrinin benim için büyük faydası oldu. Her konuşmamda dile getiriyorum, Antep’i gerçekten çok seviyorum. Hem Gaziantepspor formasını giymek nasip oldu hem de Gazişehir formasını giyip, takımı Süper Lig’e çıkaran oyunculardan biri olma onuruna, gururuna eriştim. Şu anda oradaki arkadaşlarımın başarılarını gördükçe çok mutlu oluyorum. Antep takımı çok iyi bir takım oldu, çok iyi bir camia oldu. Lig’de sevilen, sayılan takımlardan bir tanesi oldu. Ne mutlu ki ben ve arkadaşlarım o camianın bugünlere gelmesinde yardımcı olduk, katkı sağladık. İnanılmaz bir başkanla birlikte çalıştık orada. 17 yaşında Antep’ten geri dönmeyerek kendime çok büyük fırsatlar yarattım. En zirvede olduğumu hissediyorum.”
“HER POZİSYONDA OYNAMAK BENİM İÇİN AVANTAJ”
“Her sene farklı pozisyonlarda oynayarak kendimi geliştirdim. Çalıştığım hocaların da katkıları var. Sağ açık, sol açık, forvet, 4-4-2’de ikili forvetten biri olarak oynadım. Kendi adıma konuşmam gerekirse pozisyonum adına en doğru kararı Fatih Hoca verecektir. Çok tecrübeli, çok bilgili, kariyeri başarılarla dolu olan bir hoca. Ben, santrfor bölgesinde, 4-4-2’de ikili forvetten biri olarak oynadığımda kendimi daha iyi hissediyorum. Geçen sene Rizespor’da ilk yarının son 5 maçında forvet pozisyonunda oynarken, yeteneklerimi daha rahat sergiledim, daha özgür oynadım. Dediğim gibi 5-6 senedir üst seviye futbol oynuyorum. Her pozisyonda oynadım. Aslında önemli olan bu beyaz çizgilerin içerisinde kalabilmek. İçinde kaldığın zaman zaten futbolda maç başladığı zaman pozisyonlar yaşandıkça tüm pozisyonlara giriyorsun. Aslında sağ açık oynuyorsun ama bir anda çok farklı bir bölgede kendini bulabiliyorsun. Önemli olan pozisyonları doğru yorumlayıp, sahada doğru pozisyon alabilmek. O yüzden her pozisyonda oynayabilmek benim için bir avantaj.”
“G.SARAY’DAN TEKLİF RÜYA GİBİYDİ”
“Galatasaray’dan teklif gelmesi rüya gibiydi. 17 yaşındaki çocuğun taksiye binmeden önce baktığı kapı, onu geri çağırıyor. Çok düşünecek bir şey yoktu. Ben çok pozitif, enerjisi yüksek bir insanımdır. Böyle bir fırsat yakaladığım zaman da bunu yapmak istedim. Bazı insanlar, “Oynayamazsın orada” dediler. Hayır, ben buna katılmıyorum. İstersem bunu başarabilirim. Bu yeteneklerim var ki bu kapıdan içeri girebildim. Sadece geriye antrenmanlarda ve süre aldığım her salisede camiaya bunu hissettirebilmek kaldı. Atacağım gollerle, yapacağım asistlerle, mücadelemle formayı almak kaldı. İnsanlar sürekli dışarıdan yorum lar yapıyorlar ama ben bunu çok takmıyorum, kendime güveniyorum. Fırsat geldiğinde doğru anda, doğru zamanda benim hazır olmam gerekiyor. Fırsat her zaman geliyor ama fırsat geldiğinde ben hazır mıyım? Yoksa fırsat geldi, sahaya çıktın, çok kötü bir performans sergiledikten sonra özeleştiriyi yapması gereken kişi benim.”
“BİR FUTBOLCU DAHA NE İSTER?”
“Sözleşmem biteceği için teklifler oldu başka kulüplerden. Ancak ben böyle şeylerle gündeme gelmek istemiyorum. Ben şu anda bu camianın bir parçasıyım. Çok mutlu ve gururluyum. Çocukluktan beri buraya gelmenin hayalini kuran bir Oğulcan Çağlayan, 17 yaşında bir girdi, çıktı kısa süre. Şimdi 24 yaşında burdayım. Ben sadece buraya konsantreyim. Çünkü olması gereken bu, ben futbolumla, futbolculuğumla gündeme gelmek istiyorum. Ben mutlu olduğum yerdeyim. Bu camiadan, Florya’dan, takım arkadaşlarımdan… Fatih Hoca ile beraber çalışıyorum, bir futbolcu başka daha ne isteyebilir ki? Tüm şartlara sahibim.”
“FALCAO’YA ‘ÖĞRETMENİMSİN’ DEDİM”
“Gerçekten Falcao ile çalışmak benim için inanılmaz bir durum. Falcao’ya, “Sen benim öğretmenimsin, öğrenmek istiyorum” dedim. Antrenmanda yaşadığımız pozisyonalardan sonra benimle İngilizce olarak gelip konuşuyor. Beraber fitness yaparken orada benimle tecrübelerini paylaşıyor. Takımımızda inanılmaz kariyerli iki isim var. Bir Arda Turan, bir de Falcao. İkisi de UEFA Kupası’na sahip olan iki isim. Biz de bu sene elemelerden UEFA Avrupa Ligi’ne katılacağız. Neden olmasın mesela? İyi bir ortam, iyi bir arkadaşlık. Zaten bunu daha önce başarmış 2 isim, Fatih Hoca zaten Türkiye’de Avrupa Kupası alan tek antrenör. Çok güzel bir üçlü var aslında. Biz de onların etrafında birleşip, güzel bir ortam yaratıp, burada bir pankart vardı “Bizim hayallerimiz, sizin gerçeklerinizden daha büyük” diye bizim de hayallerimiz var. Neden olmasın? İstersek her şeyi başarabiliriz, elimizde malzeme var.”
“MUSLERA, SON 10 YILA DAMGA VURDU”
“Tartışmasız son 10 yıla damga vuran kaleci Muslera’dır. Bunu taraflı tarafsız herkes kabul etmelidir. Hem kaledeki performansıyla hem insanlığıyla Türkiye’ye gerçekten çok katkı veren bir isim. Türkiye Ligi’ne gerçekten damga vurdu, çok özel bir isim. Onunla beraber aynı takımda bulunmak benim için bir artı. İnşallah sakatlığından bir an önce dönüp, kalesini teslim alıp, gümbür gümbür devam eder.”
“VEFA, AİDİYET, KUPA”
“Galatasaray’ı 3 kelimeyle anlatmak istesem, vefa, aidiyet, kupa derim. Tartışmasız bir şekilde Türkiye’de katıldığı organizasyonlarda, yarıştığı kulvarlarda en çok kupa kazanan kulüp Galatasaray. Galatasaray için bu bir alışkanlık. İmza töreninde de söyledim, bir sene ara verdiğimiz kupa alışkanlığına bu sene devam edeceğiz. Ben de takım arkadaşlarıma yardımcı olacağım inşallah.”
Haber7