AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD Dışişleri Bakanlığının İnsan Ticareti Raporu’na ait, “Çocukların silah altına alınması konusunda daima yaptığımız ihtarlara karşın Türkiye‘nin suçlanması, doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir basiretsizlik, aymazlık ve çok büyük bir palavradır.” dedi.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve İdare Şurası (MKYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin insan ticaretinin önlenmesi konusunda en güçlü çabayı veren ülkelerden bir tanesi olduğunun altını çizdi.
İnsan Hakları Aksiyon Planı’nda da “insan ticareti ile mücadele” alanında değerli birtakım yeniliklere imza atıldığını anlatan Çelik, “Çocukların silah altına alınması konusunda daima yaptığımız ikazlara karşın Türkiye’nin suçlanması, doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir basiretsizlik, aymazlık ve çok büyük bir palavradır. Herkes net bir formda biliyor ki çocukları savaşçı olarak ve terörist olarak kullananların başında PKK/YPG/PYD terör örgütü gelmektedir, tıpkı vakitte da DEAŞ terör örgütü bunların başında gelmektedir.” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba’nın 21 Haziran tarihli raporuna nazaran de “çocuk terörist” probleminin en çok PKK/YPG bünyesinde kullanıldığına dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
“Buna karşın bu raporlarda Türkiye Cumhuriyeti üzere sicili tertemiz bir yapı, devlet suçlanırken PKK/YPG’den hiçbir cümle ile bahsedilmemesi karşımızdakilerin bir rapor değil, bir bilimsel çalışma değil, bir tespit değil, bir kara propaganda ögesi olduğunu göstermektedir. Ancak maalesef bu raporların, müttefikimiz olan devletlerin resmi kurumları ile kontaklı olarak ortaya çıkması, doğrusunu söylemek gerekirse son derece üzücüdür. Türkiye Cumhuriyeti’ni haksız yere, temelsiz yere, iftira atarak suçlayanların PKK/YPG terör örgütünden hiçbir biçimde bahsetmemeleri bu terörle gayret konusundaki ikili standardın yalnızca açık ve net bir göstergesidir.”
Ömer Çelik, Batı Trakya Türk azınlığının en eski sivil toplum örgütü olan İskeçe Türk Birliğinin yine tescil müracaatının Yunanistan Yargıtayı tarafından hukuksuz formda reddedildiğini anımsatarak, “Batı Trakya’daki azınlığın, Türk kimliğinin inkarına dönük Yunanistan’ın sistematik siyasetinin bir sonucudur bu. Hukuk kararlarına karşın 13 yıldır bunu hayata geçirmiyorlar. Oradaki ‘Türk’ ibaresinden rahatsız olarak bu derneğin, İskeçe Türk Birliğinin 38 yıldır yürüttüğü bu çabaya saygısızlık ediyorlar.” tabirini kullandı.
Çelik, İskeçe Türk Birliğinin bu haklı çabasının yanında olduklarını belirterek, “Tabii ki biz öteki bir devletin yargı kararları konusunda rastgele bir halde bir müdahalede bulunacak durumda değiliz. Ortada bir durum var, o da şu: Bir sivil toplum örgütünün 38 yıldır taşıdığı ismindeki bir söze itiraz ederek ve burada bu söze itirazı da bir inkar siyaseti temelinde yaparak, en temel hakkını ihlal ediyorlar ve yargı kararlarına karşın bu yargı kararlarını yerine getirmiyorlar. O sebeple buna güçlü itirazımızı sürdürmeye devam ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bayana Yönelik Şiddetle Gayrette 4. Ulusal Aksiyon Planı
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Bayana Yönelik Şiddetle Çabada 4. Ulusal Hareket Planı’nı parti olarak çok yakın bir biçimde takip ettiklerini vurgulayarak, planın, Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığı, kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri, bayan çalışması yapan akademisyenler, herkesin ortak görüşü ve paydaşların ortak iradesiyle ortaya çıktığını anlattı.
Planın 5 ana amaç, 28 strateji ve 227 faaliyet formunda bu devir içerisinde hayata geçeceğini belirten Çelik, “Dolayısıyla toplumda bayana yönelik şiddetle hem tüzel altyapı açısından gayret edilmesi hem bayanların kazanımlarının korunması hem de toplumsal bir şuur ve farkındalık oluşturulması, bu farkındalığın da daha kuvvetli hale getirilmesi bu aksiyon planları çerçevesinde partimiz tarafından da güçlü bir biçimde takip ediliyor.” dedi.
Bu yaklaşım içerisinde, toplumda bayana yönelik şiddet hatalarına ait adalet ve cezalandırma algısının tahlil edilmesi için alan araştırması yapılacağını aktaran Çelik, şunları paylaştı:
“Yani toplumsal şuur ve hassasiyetlerle ilgili nerede bir eksiklik var, nerede eğitimle ilgili çalışma yapmak lazım, bilinçlendirme çalışmaları yapmak lazım, bunlar yasal düzenlemelerle bir arada yürümesi gereken hususlar. Hasebiyle bu şiddetin cezalandırılması konusunda nasıl bir algı oluşuyor, bunun bir haritasının çıkarılması çok kıymetli. Tekrar öteki bir bahis da çalışmaların aktif bir formda yürütülmesi için bayana yönelik şiddete dair risk haritalarının çıkarılmasıdır. Bu hareket planı çerçevesinde, bayana yönelik şiddete dair risk haritalarının çıkarılacak olması da gayrette nerelere, hangi araçlarla, yollarla ve hangi yaklaşımlarla yoğunlaşmamızı bize öğretecek olması bakımından da çok değerlidir. Hasebiyle bu hem bir irade koymakla ilgili bir yaklaşım hem de bu iradenin sonucunda alandan gelen reaksiyonlar, bilgiler, birtakım değerlendirmeler nasıl, bunu görerek etkileşim içerisinde yürütülmesi gereken bir yaklaşımdır.”
“Doğanın gücünü artıracak birtakım çalışmalar yapmak gerekiyor”
Çelik, etraf bahisleriyle ilgili de takiplerini sürdürdüklerine işaret ederek, “Artık dünyanın geldiği bu noktada, yalnızca eski kavramları kullanarak, tabiata dönük yaklaşımda sürdürülebilirlik açısından bakmamız yetersiz oluyor.” diye konuştu.
Sürdürülebilirlik yerine “doğa pozitif” yaklaşımıyla etraf mevzularına bakmak gerektiğini lisana getiren Çelik, şunları kaydetti:
“Sadece tabiata ziyan vermemek yetmiyor artık. Tabiata ziyan vermemekle hudutlu sürdürülebilirlik, gezegenimizi ve ülkemizi korumuyor. Bunun ötesine geçmek ve tabiat yanlısı bir yaklaşımı, tabiatın gücünü artıran, bizim bahtımızı şekillendiren, bize konut sahipliği yapan, yazgı arkadaşımız olan tabiatın gücünü artıracak birtakım çalışmalar yapmak gerekiyor. Burada da hem altyapının güçlenmesi hem besin ve güç hususlarına daha çok baş yorulması gerekiyor. Beşeri ekonomik faaliyetlerimizin bu açıdan kıymetlendirilmesi gerekiyor. Biyoçeşitliliği zenginleştirmek, ekosistemleri geliştirmek, güç kaynaklarını geliştirmek, bu daha müspet yaklaşım ögeleri ortasına giriyor.”
(Sürecek)
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yıldız Nevin Gündoğmuş
Haberler.com
